Muhammed Tayyar Türkeş : Enerjide soygun için Bakan olmaya gerek yok
Gazi Meclisimiz alet edip ve hatta Sayın Cumhurbaşkanımızı dahi kullanarak, enerji üzerinden bu milleti soyan zihniyet, seksen beş milyonu soymaya o kadar kararlı ki, Kanun yolu ile ve Sayın Cumhurbaşkanımızı da aldatarak zenginliklerine zenginlik katmaya devam ediyorlar. Defalarca program yaptık, defalarca söyledik, halen söylemeye de devam ediyoruz ve devam edeceğiz. Bu soygunu yaratan zihniyete bir son verilmelidir. Eminiz ki son verilecektir.
Enerji güvenliğimizin olmadığı bir süreyi yaşıyoruz. Enerjimiz olmazsa, “Yatırım, istihdam, üretim, ihracat, cari açığı kapama” hedeflerini nasıl tutturacağız. Dünyanın ilk on ekonomisi arasına nasıl gireceğiz. Ve hatta, üreteceğiz elektrikli arabaları nasıl yollarda gezdireceğiz.
Hep diyoruz ya, bu enerji soyguncularının önüne geçilmezse, üreteceğimiz elektrikli araçların akıbeti Devrim arabası gibi olacak. TOGG gibi devasa yatırım elde kalacak, ilk on ekonomiye girilemeyecek ve asıl hedef olan Sayın Cumhurbaşkanımızdan bu vesile ile kurtulmuş olunacak. Yine hep diyoruz ya, 15 Temmuz’dan sonraki en ağır saldırı budur diye.
Konuyu biraz daha açalım. Lisanslı santrallardan elektrik alım fiyatı döviz bazlı yapılıyor. Fiyatlar yüksek mi? Evet yüksek. Neden yüksek fiyat verildi diye sorulursa, altından soygun çıkıyor. Çoğunluğu rüzgar santralı olan bu lisanslı santrallardan alınan elektriğin kilowatt saati 7,3 dolarcent/kwh.
Bugünkü dolar kuru ile 1 TL yapar. Daha sonra, yapılan rüzgar santralı ihalelerine, bizim rüzgar türbinlerini satın aldığımız yabancı türbin üreticileri girdi. Ve kaç paradan ihale kazandılar, söyleyeyim mi? Ortalama 3,85 dolarcent/kwh . Bugünkü dolar kuru ile 57 kuruş.
Demek ki, lisanslı santrallardan yarı fiyatına elektrik alınabiliyormuş. İşte bu hesapla, bu santrallara fazladan ödediğimiz para her yıl 2 milyar dolar. Bu parayı 650 şirket bölüşüyor. Şirket başına senede 3 milyon dolar. Bugünkü kurla sende 45 milyon lira. İşte size soygunun bir bölümü.
Diğer yönü ise, Lisanssız santrallar. Lisanssız santral demek, şirket kurmadan ve lisans almadan sadece kendi elektriğini üretmek, arta kalırsa da fazla elektriğini satmak demektir. 2013 yılında, bu milleti soymak için, kendileri için yaptıkları ve Gazi Mecliste yaptırdıkları Kanunla güneş santralları için 13,3 dolarcent/kwh yazdırdılar. Bugünkü dolar kuru ile 1,97 TL. Böylece, 50 wattlık bir ampule bir milyon watt’lık tesis kurma hakkı elde ettiler.
Bu fiyatlardan elektrik alımına verdiğimiz fazla fiyat yılda 1,5 milyar dolardır. İşte bu, 1,5 milyar doları sayısı iki bin civarında bu Haramiler kendi aralarında bölüşüyorlar. Yani kişi başına her sene 750.000 dolar para. Bu tatlı ve zahmetsiz para kazanma soygununa alışan Haramiler, aynı soygun düzenini bugünde sürdürerek, yine kendileri için bir ay önce yaptıkları ve Gazi Mecliste yaptırdıkları Kanunla lisanssız güneş santralları ile devam ediyorlar.
Bu soygunu yapanlar içimizdeki kişiler, ya Meclis komisyon başkanları, ya eski cumhurbaşkanı çocukları, ya milletvekilleri, ya bürokratlar, ya sanayiciler ya da kurul üyeleridir. Bu Haramiler, her yıl bu milleti 3,5 milyar dolar soyuyorlar. Yani, mahkeme kadıya mülk olmuş durumda ve kurşun içimizden sıkılıyor.
Geçen hafta, kabine toplantısı sonrasında Sayın Cumhurbaşkanımız yine soygunlarına alet ederek, sulama abonelerine lisanssız güneş santralı yapımına destek verileceği açıklaması yaptırdılar.
Ne Bakanı olduğu konusunda tereddüte düştüğümüz Hazine ve Maliye Bakanı’da Şanlıurfa’da, enflasyonun yüksekliğini, Hazineyi tarihinin en yüksek faizi ile borçlandırmayı bir kenara bırakmış, sulama abonelerine verilecek desteği açıkladı. Eğeyi yalayan kedinin kendi kanını emmeye devam etmesi gibi, soymaya devam etmek için her şeyi yapmaya devam ediyorlar.
Hesap dahi yapmıyorlar. 685 bin tane olan sulama abonelerinden sadece on bin tanesi, her biri yüz kilowatlık güneş santralı yapsalar, toplam bin megawatt olur . Ve yirmi sene sonra çöp mertebesinde olacak bu santralların yatırım maliyeti ise 500 milyon dolar olur. Şimdi hesap kitap yaparsak, bugün 1,4 TL olan sulama tarifesini 60 kuruş yapsanız, yirmi senede alınacak risk 450 milyon dolar olur. Yani cebinizde kalan 500 milyon dolarla başka iş yaparsınız.
Sayın Bakan; Enerji Bakanıymış gibi konuşarak, çiftçiye elektriğin yüksek bedelle alımından yirmi senede 3 milyar dolar para kazandıracağını söylüyor. Bu hesap sadece on bin sulama abonesi için yapıldı. On bin sulama abonesinin cebine fazladan her sene kişi başı 15.000 dolar para konulacak. Bugünkü kur ile 240.000 lira eder. O zaman, çiftçi yattığı zaman bile ayda 20.000 TL kazanacaksa, neden çiftçilik yapsın ki. Bu hesabı bile yapamıyorsanız, oturmayı o koltuklarda.
Bunu 650 bin abone için yaparsanız hesabın vehametini görürsünüz. Peki, pahalı alacakları bu elektriği kime satacaklar. Tabii ki yine pahalı olarak 85 milyona satacaklar.
Aynı zamanda da, bin megawatt için bu güneş santrallarına gerekli olan 20 bin dönüm ekilebilir sulanabilir tarım arazisin de tarım yapmayacaksınız demektir. 650 bin abone için heba edeceğiniz yüksek nitelikli tarımsal alan bir 1.300.000 dönüm olur. Yani, o zaman Şanlıurfa ovası kadar bir alanda tarım yapmayacaksınız demektir. Neden? Elektrik üzerinden milleti soymak için.
Ülkemizin tarım alanlarının tamamın güneş santralı yapsanız bile, Türkiye’nin elektrik problemini çözemezsiniz. Yine gelecek beş yıl içinde, ilave kömür, doğalgaz, nükleer santralları yapmazsanız elektriksiz kalmaya mahkumsunuz demektir.
Ama ne gam, bu konular konuşulmuyor. Çünkü, Haramiler bu milleti soymaya devam edecekler.
Bu söylediklerimiz ve yazdıklarımızı Bursa’da sağır sultan duydu, İnşallah sizde duyarsınız veya size duyururlar Sayın Cumhurbaşkanım. Duyun sesimizi, çünkü bu Haramilerin hedefi sizsiniz. Zira, hava öyle puslu ki, şeytan bile Müslüman mintanı giyiyor.
Kalın Sağlıcakla...