Adalet sisteminde, tıpkı bir bebeğin yalnızca anne sütü ile gıdalanması gerektiği gibi, henüz olgunlaşmamış, idrak kabiliyeti gelişmemiş kişilere büyük makamlar ve mevkiiler vermek, ziyan olmaktan öteye geçmez. Nasıl ki bir çocuğa uçak teslim etmek çılgınca bir hareketse, ehil olmayan kişilere devasa saraylar vermek de aynı derecede yanlıştır. Bir çocuğun önce yürümeyi öğrenmesi gerektiği gibi, yönetime getirilen kişilerin de önce feraset, idrak ve hikmet sahibi olmaları elzemdir. Mevkiyi ehline vermemek, o kişinin kendini kral sanmasına, adaletin ruhunu anlamadan hüküm sürmeye çalışmasına neden olur.
Eskiden, adliyeler hükümet konaklarının bir parçasıydı. Valiler, kaymakamlar, başsavcılar, halkın derdini, sıkıntısını dinleyebileceği, ulaşabileceği kişilerdi. Fakat şimdi, her birine ayrı saraylar verildi; her biri adeta birer krallık inşa etti. Başsavcılar, komisyon başkanları, hatta savcılar bile kendilerini sarayda bir kral gibi hissetmeye başladı. Oysa unuttukları gerçek şudur ki, adaletin sarayında değil, halkın içinde olmalıdırlar.
Yunus Emre’nin dediği gibi: ‘Her nefsin bir nasibi vardır, lakin o nasip ehil olana verilmelidir.’ Nefsini bilmeyen, hazım kabiliyeti gelişmemiş kişilere makam bahşetmek, onlara altından bir yük vermektir. Bunu taşıyamayacak olan kişi, o yükün altında ezilecek ve sapıtacaktır. Hazımsızlıkla yoğrulmuş bir kişiye, on bin metrekarelik bir saray verip ‘buyur, hüküm sür’ demek, onun nefsini şişirmekten başka bir şeye yaramaz.
Sayın Cumhurbaşkanım Adliyeler münhasır binalarda olmamalıdır; hükümet konaklarıyla birlikte, halkın erişimine açık yerlerde bulunmalıdır. Valiler, kaymakamlar, halkla iç içe olmalı, halk derdini rahatça anlatabileceği bir yer bulmalıdır. Aksi takdirde, bu kişileri kim denetleyecek? Ankara’dan bir bakan mı gelecek, bu mekanizmayı kontrol edecek? Elbette hayır. O yüzden, sistemi baştan aşağıya yeniden kurgulamak, bu yapıyı temelden düzeltmek gerekir.
Hakikatin özü, her şeyin ehline verilmesindedir. Aksi takdirde, kılıcı nefsinin eline alan kişi, kendini kral zanneder, fakat sonunda kendini de, yönetimini de ziyana uğratır. O yüzden, Allah’tan dileğimiz odur ki, adalet, hakkıyla ve ehline teslim edilsin. Yoksa adalet sarayları, nefsimizin kaleleri haline gelir.
Kalın Sağlıcakla.