Bugüne kadar yazdığımız yazılar, yaptığımız analizler için hiç kimse ve makamdan icazet almadığımız gibi analizlerimizin hepsinin birer birer gerçekleşmesi ne kadar doğru bir yolda olduğumuzu gösteriyor. Hal böyle iken yazdığımız; “Bilderbergçi Ali’ye Sorular, Game Over Davutoğlu, Londra’nın Figüranları, First Lady, Başbakanmış, Biri FETÖ’yle Mücadele Mi Dedi, CİASETÇİLER vs başlıklı yazılar kripto birilerini ciddi rahatsız etmiş olmalı ki hiçbir gerekçe gösterilmeden 2023 yılına kadar geçerli olan sarı basın kartımızı iptal etmişler. Konuyla ilgili olarak yetkili birimin Cumhurbaşkanlığı İletişim Daire Başkanlığı olması da ayrı bir garabet. Ne yaparlarsa yapsınlar bu can bu bedende olduğu sürece biz aldığımız ahlak ve bağlı olduğumuz değerler uğruna doğruları yazmaya, söylemeye, devletimizin ve milletimizin menfaatine çalışmaya devam edeceğiz. Bu minvalde onuncu köyden sayın Fahrettin Altun’a selamlarımı yolluyor ve yanlışın neresinden dönülürse kar olduğunu belirtmekte bir beis görmüyorum. Bugüne kadar bizi yeterince tanıyamadılarsa bir tanıyana sorsunlar.
Gelelim yazımıza;
ABD ziyaretinde kapalı kapılar ardında oluşan ılımlı hava şimdiden borsaya ve ekonomiye yansıdı bile. Lakin ben yine de yoğurdu üfleyerek yiyelim diyorum. Zira müttefiklik ruhu 21.yy’da çoktan hakkın rahmetine kavuştu.
Barış Pınarı harekatı esnasında ABD ve Rusya ile varılan mutabakat sonrası hala istediğimiz sonuçları almadığımız gibi ABD ile yeniden tesis edilen ılımlı görüşmeler Putin’in canını oldukça sıkacağa benzer. ABD’nin istediklerini alıncaya kadar artık ne yapacağını üç aşağı beş yukarı gördük, olan biten her olumsuzlukta parmakları olduğu için ambargo dışında yapacakları çok şey yok. Lakin Putin tam bir kapalı kutu ve bölgede en önemli aktörlerden biri ve sırların sahibi. Günü gelince ne demek istediğimi anlarsınız.
Şimdi bu güçler Kuzeybatı Suriye, Kuzey Irak, Güneybatı İran ve bizden de bazı yerleri içine alacak şekilde bir Kürdistan hayali peşindeler. Aralık ortasına doğru ilginç gelişmelerin olacağı coğrafyada son derece dikkatli olmak ve neye mal olursa olsun taviz vermemek zorundayız.
Geçen yazımda dünyanın dört bir yanında huzursuzlukların hakim olduğunu, sosyal gelir dağılımındaki adaletsizlikler, artan vergi yükleri, yolsuzluklar, yoksulluklar karşısında artık her bir ülke emperyalizm için yeni bir kaos ve oyun sahasıdır diye yazmıştım. Bu oyun sahasına şimdi de petrol zamlarını bahane eden İran halkı çıktı. Dünyanın ilk beş büyük petrol ülkesinden birinde üstelik 53 milyar varillik yeni bir rezerv tespit edilmişken ileri sürülen bahaneye bak. İran’ı yönetenler hiç mi sağa sola bakmazlar! Zam deme kardeşim fiyat ayarlaması de geç. Anlayacağınız dünya tam bir tımarhaneye döndü.
Bu bağlamda tarihsel bağlarımız ve ilişkilerimiz, İran’ın demografik yapısı, jeopolitik önemi karşısında İran’ın yanında olmalıyız ve emperyalizmin, mezhep çatışması isteyenlerin oyununa gelmemeliyiz.
Ülkemizi yönetenler dünyada olan bitenler karşısında bu kadim ve cefakar milletin kıymetini bilsin ve kutuplaşmaları, milletin aklıyla dalga geçen söylem ve uygulamaları bir kenara bırakıp ellerinden gelen gayreti göstersinler. Bu bağlamda özelleştirilen termik santralleri filtresiz çalıştırmak da neyin nesi? Kimi kime karşı koruyorsunuz? Devletin taktiği filtreyi ekonomik kaygılarla takamayan özel sektöre ne gerek var o zaman. Madenleri çıkaracağız, termik santralleri uygun olan yerlere yapıp çalıştıracağız lakin tüm standartlara uymak, doğa ve çevreyi, insanı, geleceği korumak şartıyla.
Dengelerin sürekli değiştiği ve sürekli Ali Cengiz oyunlarının döndüğü dış politikada bu kadar zor bir dönem geçirirken iç politikada da ekonomiden tutun sosyal ve hukuk devleti alanında yürütülen politikalarda ciddi sıkıntılar var. Geçmişteki hatalar ve ekonomik imkansızlıklar karşısında sunabilecek bir alternatif olmadığı gibi pansuman tedbirler ve eski klasik yöntemlerle de bir yere varılamayacağı apaçık ortada. Ben şimdiden uyarayım acilen toparlanmamız ve Türkiye ittifakı etrafında konsolide olmamız şart.
Yaşadığı devre şahitlik etmiş bir gazeteci olarak zaman zaman geleceğe dair de analizler yapıyorum. Bu bağlamda olan bitenler, yaşananlar gelecek adına beni korkutuyor. Bütün dünyada fırtınalı ve buhranlı dönemlere dair kara bulutlar toplanıyor ve bir yerlerden büyük bir fırtına kopacak ve domino etkisi yapacak. Bu dönemde mülkiyet hakları, emek, sermaye, siyaset, konut, çevre, kentleşmeye varana kadar birçok kavram kökten değişecek. Bugün uğraştığımız konuların hiçbir ehemmiyeti olmayacak. Dolayısıyla gündelik kavga ve uğraşlar yerine bu buhranlı döneme hazırlık yapmalıyız.
Bugünkü yazımızı İsmet Özel’den bitirelim; “Cesur ve onurlu diyecekler, halbuki suskun ve kederliyim.”
Kalın sağlıcakla…