Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) seçimli olağan genel kurul toplantısını gerçekleştirdi. Toplantının açılış konuşmasını TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan yaptı. TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan olağan genel kurul toplantısında yaptığı konuşmada refahın adil dağılmasına dikkat çekerek “Yüksek enflasyon ve refah üretmeyen büyüme, geçim sıkıntısını getirir. Büyümenin kaynağını tüketime, kentsel ranta, verimliliğe katkısı sınırlı projelere dayandırmak doğru değildir. Oysa kaynakları verimli kullansak, toplanan vergilerde israfı önleyip, eğitim ve diğer sosyal harcamaların payını artırabilsek, durum farklı olabilirdi. 2024 yılında Türkiye hala gelir adaletsizliği ile mücadeleye devam ediyor” dedi.

Tuncay Özilhan’ın onursal başkan olması oybirliğiyle kabul edildi

Açılış konuşmasının ardından Bülent Eczacıbaşı, Tuncay Özilhan’ın onursal başkan olmasını kurul üyelerinin oylamasına sundu, önerge oybirliğiyle kabul edilerek  Tuncay Özilhan TÜSİAD Onursal Başkanı oldu. Rahmi Koç oylamanın ardından Özilhan’a tüm üyeler adına teşekkür plaketi verdi.

Başkan Yardımcılığı görevine ise Ömer M. Koç, Arzuhan Doğan Yalçındağ, N. Ümit Boyner, Zekeriya Yıldırım getirildi

Açılış konuşmalarının ardından 2023 yılı faaliyetleri ve bütçe raporuna ilişkin bir sunum yapıldı. Daha sonra 2024-2025 yılı Yüksek İstişare Konseyi Başkanlık Divanı oylamasına geçildi. Oybirliğiyle TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı bankacı Ömer Aras oldu. Başkan Yardımcılığı görevine ise Ömer M. Koç, Arzuhan Doğan Yalçındağ, N. Ümit Boyner, Zekeriya Yıldırım getirildi. Sekreter olarak da Tayfun Bayazıt ve Agah Uğur seçildi.Toplantı salonuna kurulan oy kabinlerinde ise gizli oylama da yapıldı. Oylamada 13 yönetim kurulu üyesi seçildi.

AB üyelik sürecinin önemine işaret ettim

Tuncay Özilhan görevde bulunduğu zaman diliminde yaptığı konuşmalardan örnekler vererek söze başladı. Özilhan, “Bugün Yüksek İstişare Konseyi Başkanı olarak son kez sizlerin huzurundayım. Gündemin her zaman çok yoğun olduğu ülkemizde, genel kurullarımıza hep gündeme ilişkin değerlendirmeler damgasını vurur. Fakat gündem ne kadar yakıcı olursa olsun, zaman zaman geri yaslanıp, daha uzun bir perspektiften değerlendirme yapmak gerekir” diye konuştu.

Son yıllarda dünyada yaşanan felaketlere değinen Özilhan “Geçtiğimiz dokuz yılda ülkemizde de baş döndürücü bir gündem vardı. Bu derin değişimler dönüşümler karşısında siyasi, ekonomik ve sosyal temellerimizi sağlamlaştırmak gerekiyordu. Dış politikada pazarlıkçı yaklaşımın yerini ilkeler bazında bir politikanın almasından yana olduğumuzu defalarca vurguladım. Batının bir parçası olduğumuzu unutmamamız gerektiğine, Türkiye’nin batı ve doğu arasında bir köprü olduğuna ve AB üyelik sürecinin önemine işaret ettim” ifadelerini kullandı.

Türkiye AB’ye aday ülke statüsü kazanmıştı

Özilhan, “Küresel riskler, bölgesel tehditler, ekonomik çıkarlar dikkate alındığında, AB Türkiye için vazgeçilmez öneme sahiptir. Bunu sürekli ifade ettim. 1999 yılında yönetim kurulu başkanı olduğum yıl Türkiye AB’ye aday ülke statüsü kazanmıştı. 2015 yılında yüksek istişare konseyi başkanı olduğumda AB ile müzakerelere başlayalı 10 yıl olmuştu. 2024 yılında Türkiye hala AB üyelik sürecine devam ediyor” dedi.

2 yerel seçim gündemimizi doldurdu

Özilhan, “2016’da bir darbe girişimi yaşadık. Son dokuz yılda sekiz kez sandık kuruldu. 2 cumhurbaşkanlığı, 4 meclis, 1 halkoylaması, birisi gelecek ay olmak üzere 2 yerel seçim gündemimizi doldurdu. Parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçtik. İktidar yapısı değişmedi ama siyasi gerilim de hiç düşmedi; hatta sürekli olarak tırmandı. Konuşmalarımda kısır siyasi çekişmeleri bir kenara bırakmak gerektiğini vurguladım” diye konuştu.Tuncay Özilhan, “2024 yılında Türkiye hala siyasi istikrar arayışına devam ediyor. Terör de yakamızı hiç bırakmadı.  2024 yılında Türkiye hala terörle mücadeleye devam ediyor.  Göreve geldiğimde 1999 Gölcük depreminin üzerinden altı yıl geçmişti. Geçen sene ise yaşadığımız korkunç depremin yaralarını hala tam olarak saramadık. 2024 yılında Türkiye hala Marmara depremine nasıl hazır olunacağını tartışmaya devam ediyor” dedi.Ekonomik durumun tüm konuşmaların temel başlıklarından birisi olduğunu söyleyen Özilhan, “Yüksek enflasyon, TL’nin değerinde istikrarsızlık, düşük tasarruf oranı, cari açık, düşük verimlilik, düşük katma değerli üretim, orta gelir tuzağı, teknolojide geri kalma endişesi, yeşil ekonomiye uyum ihtiyacı nitelikli eleman sorunu ekonomik durumun vaz geçilmez başlıkları idi.  Bu sorunlar orta yerde duruyorken palyatif çözümler sadece vakit kaybına yol açar. Konjonktür ne kadar elverişsiz olursa olsun, geleceği kaybetmemek için uzun vadeli düşünmek, yapısal sorunları ertelemeden çözmek gerekir” diye konuştu.

Özilhan, “2015 yılında enflasyon yüzde 9, kişi başı gelir 11 bin dolar, cari açığın GSYH’ya oranı yüzde 3’tü. Son verilere göre enflasyon yüzde 65, kişi başı gelir 10 bin 659 dolar, cari açığın GSYH’ya oranı ise yüzde 3,6 oldu. 2024 yılında Türkiye hala makroekonomik istikrar arayışına devam ediyor. 2015 yılında Türkiye ekonomisinin dünya ekonomisindeki payı yüzde 1.15, küresel mal ve hizmet ihracatındaki payı ise yüzde 4.1 idi. Bu oranlar 2022 yılında da değişmedi. 2024 yılında Türkiye hala küresel ekonomideki payını artırma arayışına devam ediyor” ifadelerini kullandı.

Hep üretim, üretim, üretim

Özilhan, “İlk konuşmamdan son konuşmama kadar hep üretim, üretim, üretim dedim. Rasyonel para ve maliye politikaları tabi ki işin a-b-c’si. Ama üretim artışı sağlamadan makroekonomik sorunlarda kalıcı bir iyileşme mümkün değil.  Küresel konjonktür durumu daha da önemi hale getirdi. Gelişkin bir üretim kapasitesi, hem sanayide, hem tarımda, stratejik önemdedir. Bu da öngörülebilirlik, iyi bir planlama ve yatırım ortamının iyileştirilmesini, yani hukuk devletinin, yargı tarafsızlığının hiçbir istisnaya müsamaha göstermeden tam anlamıyla uygulanmasına bağlı” dedi.

Genel kurul toplantısı yeni seçilen üyelerin fotoğraf çektirmesiyle sona erdi.