Antalya Muratpaşa’da Dubai Çikolatası Atölyesi Antalya Muratpaşa’da Dubai Çikolatası Atölyesi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Serdivan Spor Salonu'nda düzenlenen Sakarya 8. Olağan İl Kongresi'ne katıldı.

Erdoğan, buradaki konuşmasında, Mehmet Akif Ersoy'un şiirindeki "Bu yol ki hak yoludur, dönme bilmeyiz, yürürüz" dizelerini hatırlatarak, şunları kaydetti: "Evet, bu yol hak yoludur, bu yol gönül yoludur, bu yol millete hizmet yoludur, bu yol birliğimizin, dirliğimizin, kardeşliğimizin yoludur. Bu yol Türkiye'nin bir yıldız gibi parladığı asli kodlarına döndüğü dosta güven, düşmana korku verdiği Türkiye Yüzyılı yoludur. Bu yol gazilerin, şehitlerin yoludur, bu yol gönül coğrafyamızda 'Aman Türkiye'nin kılına zarar gelmesin' diye dua eden, kalbi Türkiye diye atan gönlü Türkiye diye titreyen kardeşlerimizin soydaşlarımızın, dindaşlarımızın yoludur. Bu yol Alparslan'ın gayesini, Orhan Gazi'nin rüyasını, Fatih'in azmini, Kanuni'nin, Yavuz'un, Abdülhamid'in dirayetini, Gazi'nin mücadelesini gerçekleştirmeye azmedenlerin gayret gösterenlerin yoludur."

Erdoğan, bu yolda kendileriyle birlikte oldukları için teşkilata ve AK Parti'li kadınlara teşekkür etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’de 2011’de başlayan ve 13 yıldan fazla süren iç çatışmaların kardeşlik iklimini başka bir boyuta taşıdığını belirterek, "Dünyada bizden başka hiçbir ülkenin altından kalkamayacağı bir siyasi ve toplumsal yükü hiç tereddüt etmeden sırtlandık. Asırlara sari kardeşlik hukukumuzun gereğini yerine getirirken içerden ve dışardan üzerimize gelen nice baskıyı, ithamı, tahriki, provokasyonu göğüslemek mecburiyetinde kaldık. İnsani ve ahlaki temelden yoksun bu saldırılara rağmen asla geri adım atmadık. Peki neticede kim haklı çıktı? Allah'a hamdolsun, biz haklı çıktık." diye konuştu.

"Rabbim bizi, ne milletimize, ne Suriyeli mazlumlara mahcup etmedi" ifadelerini kullanan Erdoğan, "İşte 13 yıl sonra, Suriye yeniden özgürleşme yolunda ilk adımını attı. 61 yıllık zulmün arkasından Baas rejimini düşürürken, Esed pılını, pırtısını toplayıp bir gecede kaçmak zorunda kaldı. Suriyeli kardeşlerimiz, geçici bir yönetim oluşturup, düzeni ve güvenliği sağlamaya başladılar. Suriye’de evi, işyeri, arazisi, akrabası olan misafirlerimiz de yavaş yavaş geri dönüş yoluna geçti. İnşallah Suriye’nin diğer kısımlarını da terör örgütlerinden ve işgalcilerden temizleyerek, bu kardeşlerimizin tamamının yuvalarına kavuşması için gereken zemini oluşturacağız. Tabii birikimleriyle, işiyle, kabiliyetleriyle, emeğiyle, üretimiyle ülkemize katkı vererek burada kalmak isteyenlerin de başımızın üstünde yeri vardır. Önemli olan, ister kendi ülkesinde, ister burada kardeşlerimizin huzur içinde yaşamaları, geleceklerine güvenle bakabilmeleridir. Türk’ü Türk yapan, bizi biz yapan haslet işte budur." değerlendirmesini yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü; Esed’in af çağrısına kanıp, rejimin kontrol ettiği şehirlere dönenler ise maalesef, cezaevi denilen ölümhanelerde türlü işkenceye uğradıktan sonra katledilmişlerdir. Televizyonlara, gazetelere, sosyal medya mecralarına yansıyan vahim hikayeleri dinlemeye insanın yüreği dayanmıyor. Ancak CHP genel başkanı, Esed’in kendisinin bile inanmadığı af ilanına prim vererek, son ana kadar bunun reklamını yapmıştır. Oraya gidecekti, Esed’i ziyaret edecekti ya. Özgür Bey, ne oldu? Niye gitmedin? O ziyareti gerçekleştirdin mi? Bir de şu husus var: Yıllarca sadece ve sadece Suriyeli, Afgan ve diğer yabancılara düşmanlık üzerinden güya siyaset yapanların, artık varlık sebepleri ortadan kalktığına göre, bundan sonra millete ne diyeceklerini merak ediyoruz. Azıcık ahlakları, azıcık utanma duyguları, azıcık insani duyarlılıkları varsa partilerinin tabelalarını indirir, siyasete tövbe eder, siyaset öncesi işlerine geri dönerler.