Muhammed Tayyar Türkeş'in kaleminden, ''Escobar Cavit''
Akıl tutulması yaşanan ülkemizde mafya ve siyaset üçgeninde yaşananlar, kendini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve kutlu davadan üstün görüp 2023 yolunda külliyeyi örümcek ağlarıyla örenler, akrep gibi arkadan sokmaya çalışanlar bazıları için sürpriz olabilir ama ben olan bitene hiç şaşırmıyorum
Aman ne olur ne olmaz diyerekten kimse yazmazken ve analiz edemezken; Kraliçenin Gül’ü, Bilderbergci Ali Babacan, çakma başbakan Ahmet Davutoğlu hakkında ve ABD ve Rusya ile ilişkiler, dünyadaki jeopolitik riskler noktasında ne yazdıysak o oldu. Oldu olmasına da olan biten yine bana oldu. Boğaz manzaralı koltuğunda sallanıp bunca işsiz ve fukaranın olduğu zamanda maaşlarına maaş ekleyenler sarı basın kartımı iptal ettikleri gibi kalemini satan ve zamana göre pozisyon alan çakma gazeteciler de Cumhurbaşkanlığı uçağından hiç inmediler, televizyon ekranlarından hiç düşmediler.
Siyasi partiler her ne kadar tüzel kişilikler olsa da yaşayan birer canlı organizmalardır. Doğarlar, büyürler, iktidar olurlar ve eğer kendini yenileyemez ve birikimlerini gelecek kuşaklara aktaramazlarsa yok olur giderler. Bu zorlu coğrafyada dile kolay 19 sene ezici bir çoğunlukla iktidar olabilmek ve onca musibete rağmen iktidarda kalabilmek her babayiğide nasip olmaz. Hem de yanı başında bitmek bilmeyen dost görünümlü Brütüs’lere rağmen.
Kapatma davası, 367 krizi, muhtıralar, paralel devlet yapılanmaları, darbe teşebbüsleri, ekonomik saldırılar, AB, ABD, Abdullah Gül, Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu eliyle yapamadıklarını şimdilerde mafya siyaset üçgeninde yapmaya çalışıyorlar.
Sedat Peker’in videolarında siyasete, Mubariz Mansimov’a, uyuşturucu kaçakçılığına dair yer alan iddialar ve muhatapları olan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Mehmet Ağar’ın açıklamaları yenilir yutulur gibi değil.
Bu noktada en güzel cevabı her zamanki gibi Cumhurbaşkanımız Erdoğan verdi. “Suç çeteleri zehirli bir yılan gibidir; onlarla aynı çuvala girerseniz daha sonra başınıza geleceklere rıza göstermiş olursunuz.”
Suç örgütleri ve terörle mücadelede bu kadar başarı sağlayan bir hükümetin İç İşleri bakanının suç çetesi lideriyle bu kadar içli dışlı olması, Nisan’da dönüş bileti taahhüt ettiği iddiası ne akılla ne hukukla ne de siyasetle bağdaşır. Anlaşılan birileri Erdoğan’a rağmen Erdoğan sonrasını şimdiden dizayn etmeye çalışıyor. Bu heveste olanlara Anadolu’dan güzel bir sözle karşılık verelim; “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmayın.”
İddialar karşısında iddialar çürütülene dek önceden kolayca yaptığı gibi istifa etmek yerine cumhurbaşkanının açıklamasına rağmen görevden alınmayı beklemek bu kutlu davaya zarar verir. Hele hele devletin televizyonuna çıkıp aynı dilden cevap vermeye çalışmak da devlet terbiyesine sığmaz. Görev yaptığı dönemde başarıları anlatırken geçmişi örneklemek de son derece üzücüdür.
Etrafımız bu kadar sarılmış ve onca bela ile uğraşırken, Kudüs ağlarken işi hükümet krizine çevirmeye çalışanların ekmeğine yağ sürmemek gerekir.
Aynı şekilde ülkenin son 40 yılında iç işleri bakanlığına hükmeden malum kadroların örgütlenme ve kendi içindeki çekişmelerinin ülkeyi getirdiği nokta ve iddialar son derece düşündürücü olup bu kadroların da bir an evvel tasfiyesi elzemdir. 21 milyon Recep Tayyip Erdoğan sevdalısı seçmenin arzusu da bu yöndedir.
Nisan ayına dönüş bileti kesen ve liderlik hesapları kuran kadroların tespit ve tasfiyesi ile liyakatli ak kadroların göreve getirilmesi zorunludur.
Şimdilik iddia da olsa kokain işinde adı geçen banka hortumcusu Cavit Çağlar için birkaç söz söylemek gerek. Bu adama gereksiz önemi verenlerin Cavit Çağlar anan ağlar yazımızı okumasını öneriyorum.