Dahası konsey bu tarihi adaletsizliği kendi benimsediği 2 devletli çözüm parametreleri çerçevesinde çözecek bir gelecek perspektifi dahi sunamıyor. Bu felç durumu diğer küresel krizlerle başa çıkma konusunda da yankı bulacak ve konseyin insanlığın gözündeki güvenilirliğini daha da aşındıracağı kesindir.
‘İNSANİ DURAKLAMA UMUT IŞIĞI OLDU’Aynı zamanda Birleşmiş Milletler’in üzerine kurulduğu kurallara dayalı uluslararası sistemi ve ahlakı da yerle bir ediyor bu durum. Uluslararası hukuk olmadan ve ahlaki bir pusula olmadan hepimiz keşfedilmemiş sularda yüzmeye devam ediyoruz. Eğer bu sorunu bir an önce çözemezsek cezasızlık ve adaletsizlikten beslenen her türden radikalizm hepimizin peşini bir kez daha bırakmayacaktır.
Dünyanın dört yanında milyonlarca insan bazı durumlarda ifade özgürlüğüne yönelik üzücü kısıtlamalara rağmen Filistin’le dayanışma ve barış için bir araya geliyor. Ve birçok ülkede bununla ilgili sosyal bazı hareketler devam ediyor. Güvenlik Konseyi’nden bu kişilerin beklentileri açık çatışmaların durulmasını sağlayacak bir ateşkesin sağlanması ve Gazze’ye engelsiz bir şekilde insani yardımı ulaştırılmasının sağlanması. Gazze’deki insani duraklamanın uzatılması ve bu doğrultuda rehine ve tutukların takas edilmesi bir umut ışığı teşkil ediyor. Bu çatışmanın temel nedenlerini ele almak için bunu bir fırsata dönüştürmeliyiz.”İsrail ve Filistin, barış ve güvenlik içinde 1967 öncesi sınırlarında Doğu Kudüs’ün Filistin devletinin başkenti olduğu bir durumda yaşamaya devam edebilmeliler. Ayrıca geçmiş deneyimlerden de farklı olarak böyle bir çözümün uygulanacağından da emin olmalıyız.
Bu düşünceden hareketle Türkiye garantörlük mekanizması fikrini ortaya atmıştır. Böyle bir mekanizma barışı koruyacak ve taraflardan herhangi birinin ihlalini önleyecektir. Bu nihai anlaşmaya giden süreçte öngörülebilir ve paketin bir parçası haline getirilebilir. Bir çok tarafın ortaya dile getirdiği gibi aslında böyle bir mekanizmaya gerçekten ihtiyaç duyuluyor ve bu mekanizmanın da desteklenebileceğini anlıyoruz.”