Köşe başlarını tutmuş, ceplerini doldurma telaşındaki davaya zarar veren adamların hergeçen gün söz sahibi olduğu bir zamanda yazmak içimden gelmese de yine de gönlüme söz geçiremedim.
Okurlarım bilir “Gameover Davutoğlu” yazımdan sonra Fahrettin Altun tarafından sarı basın kartım iptal edilmiş olsa da biz fikir ve yürek işçisiyiz, üç beş yerden maaş almak yerine davamız için ileri karakol nöbetindeyiz. FETÖ’cü Akın İpek’in BUGÜN TV’sini TMSF’den aldıktan sonra başıma gelmeyen kalmamış olsa da direnmeye devam ediyorum..
Pandemi döneminde yazdığım önceki yazılara baktığımda herkesten önde olduğumuzu, geleceğe yön verdiğimizi görmek bize fazlasıyla yeter de artar. 23 Eylül 2020 tarihli “Cavit Çağlar Anan Ağlar” başlıklı yazımızda ne dediysek oldu lakin evdeki hesap çarşıya uymadı ve Çağlar çark ediverdi. Olan yine yarı yolda kalan basın emekçileirne oldu.
İşte bugün yine tüm Türkiye’de ses getirecek bir başlık açıyoruz. Yabancı yatırımcı oranının en dibe vurduğu Borsa İstanbul ve hayatın olağan akışına aykırı işlemlere dikkatinizi çekmek istiyorum.
Temmuz ayında Borsa İstanbul’da endekslerden iki sıfır atıldıktan sonra gerileyen endeks geçtiğimiz hafta en yüksek kapanışını yapmış durumda. Pandeminin başlangıcında tüm dünyada olduğu gibi oldukça gerileyen şirket değerlemeleri bugün kayıplarını telafi etmiş durumda. Telafi derken öyle saçma sapan işlemler, şirket değerlemeleri de olmuyor değil.
Merkezi Kayıt Kuruluşu verilerine göre 2020 yılı başından Eylül sonuna kadar Borsa İstanbul’da yatırımcı sayısı 659.000 artışla 1.865.000 kişiye erişse de borsada 22.000 kişi hisselerin %87’sini elinde tutuyor. Bu 22.000 kişinin hesapları da 5-10 manipülatörün elinde. Derinlik olmayınca da keriz silkeleme, manipülasyonun dik alası hala son sürat devam ediyor.
Hem de SPK ve yatırımcının gözü önünde.
Bu bağlamda bilanço yapısı bozuk, yatırımcısına temettü dağıtmayan, %90 halka açıklığa rağmen defalarca bedelli sermaye artışı yapıp yatırımcısının sırtından geçinen şirketler defter değerinin kat ve kat üstünde işlem görüyorlar. Önceden rağbet görmeyen bedelli sermaye artışları artık manipülatörler ve patronlar eliyle komisyon karşılığında işlem bitene kadar tavan tavan gidiyor. Bu yeni moda öncesi patronlar hızlıca yukarı çekilen hisselerde MKK’ya yüklüce hisse kaydedip satıyor ve hisse düşünce de alıyorlar.
Ne güzel İstanbul ...
İçsel bilgileri spekülatör ve onların çırakları gömlekçiler ile paylaşan patronlar mı ararsın, sahte haber akışı, iş anlaşmaları yayan patronlar mı ararsın, maniplasyonculara aracı olan aracı şirketler, aracı şirket çalışanları mı ararsın, varlık fonu, kamu ağırlıklı şirketlerde öğrenilmesi yasak işsel haberleri öğrenip aylar önce pozisyon alanlar mı ararsın hepsi bizim borsamız da var. Yeni mağdurlar yaratmamak ve derinliği olan gerçek bir yatırım aracı bir borsa için temiz eller operasyonuna ihtiyaç var.
Değer yatırımcılığı, temettü yatırımcılığı artık bir ütopya.
Ülkemizin ticari anlamdaki en büyük göstergesi Borsa İstanbul 5-10 manipülatörün elinde dedik ya açın bakın SPK duyuruların, işlem yasaklarına isimlerini göreceksiniz. İş Finansal Kiralama, Parsan, TSKB, Doğan Holding, Petkim tahtalarında Okullu kardeşler, İhlas grubu, Konya Çimento, Bosch Fren, Marmaris Altunyunus, Yeşil, Politeknik, Alcar, Kartonsan,İzmir Demir Çelik, Ege Profil, Fenerbahçe, Trabzon, Y Yapı, Yeşil GYO, Katmerciler,Finansbank, Denizbank, Kent Şekerleme, Etiler Gıda, Alyağ, Akenerji,Klimasan, Safkar, Egeen hisselerinde Enver, Nurettin Çevik kardeşler, ve Rtalb, Penguen, Niğbaş, HUBVC vs bunlar gibi onlarcası... Çevik kardeşlerin bugün milyar dolarlık bir portföy yönettiği ve birilerine yakın oldukları, İhlas şirketlerinde yapılan başarılı bedelli sermaye artışlarında yüklü komisyon aldıkları dedikodusu İstinye koridorlarında yankılanıyor. Okullu kardeşde TSKB gibi köklü ve derinlikli bir hissenin %5’ini alıp bir hafta içinde tavandan tabana vurabiliyor ve buna da yatırımcılık deniyor. Şimdilerde aynı numarayı Petkim’de çekiyorlar.
Validen kaymakama bürokrasinin tamamı da kayyımlar marifetiyle Koza hisselerinde hepsi pür dikkat istinaf mahkemesi kararını bekliyor. İçsel bilgiler her zamanki gibi havada uçuşuyor.
Tüm bunlar yanında bir de değer yatırımcılığı varmış.
Değer yatırımcılığı sayesinde yaşadığım şehir olan Bursa’da da bir borsa milyarderi çıktı. Boğaziçi Üniversitesi mezunu, ailesi Şahinkaya okullarınının sahibi Oğuzhan Şahinkaya. Herkesten önce Türkiye Tarım Kredi Kooperatiflerinin ortağı olduğu İran’da da gübre fabrikası olan Gübretaş şirketinin halka açık hisselerini 2019 yılı yaz aylarında yaklaşık %9’unu 3-5000 TL aralığında tek başına toplayıp şirketin azınlık hissedarı oluvermiş. Bu kadarla kalsa iyi aile yakınlarından tutun Bursa’da bürokratından, siyesetçisine, işadamına, okulda öğretmenine, Koruparka’ta çalışan tezgahtara, şimitçisine varana dek her meslekten herkeste saadet zinciri gibi Gübre fabrikaları hissesi var. Bu işlemlerden bugüne kadar zarar eden de olmamış.
Oğuzhan Şahinkaya Koza altın hisselerinden kazandığı para ve sözüm ona bilanço dip notlarından edindiği bilgiler, ikili ilişkiler sayesinde öncesinde Koza altın’a işletme için verilen Söğüt altın madeninin mahkeme kararıyla Gübretaş’a geçmesi neticesinde bugün bir borsa milyarderi. 29.260.000 lot hisse sahibi ve bugün Gübretaş’ın 1 lot hissesinin kapanış fiyatı 64.000 TL. Önce öngörüyü tebrik etmek sonra da sabrı için maşallah demek lazım.
İşte o Gübre fabrikları geçen gün Söğüt’te 7 ve 9 Aralık tarihli KAP bildirimlerinde sahada yaklaşık 3,5 milyon ons kaynak olduğunun bildirilmiş ve hisse neredeyse 3 gün tavan işlem görmüştür.
Dün yayınlanan KAP bildiirminde ise bunun 1 milyon 920 bin onsunun çıkarılmaya hazır altın rezervi, 1,6 milyon onsun da kaynak olarak yüzde 83 oranında rezerve dönüşeceği, bu miktarlar göz önüne alındığında Söğüt altın madeni sahasında yaklaşık 3,2 milyon ons civarında altın varlığından bahsedilebileceğini, bugünkü fiyatlar üzerinden bunun da yaklaşık 6 milyar dolar civarında bir değer ifade etmiş ve bahse konu 6 milyar dolarlık değerin, ilgili kaynağın güncel fiyatlar üzerinden brüt bedeli olup, cevher çıkarma maliyeti, finansman bedeli, yatırım maliyetleri, işçilik bedeli ve benzeri maliyet kalemlerini içermediğini bildirmiştir.
3.000 liradan 64.000 TL’ye yükselen Gübre fabrikalarının sermayesi 334 milyon iken piyasa değeri 21 milyar olmuş durumda. Buna ve son KAP açıklamalarına rağmen hala ne bekliyorsa milyarder Oğuzhan Şahinkaya tek lot hisse dahi sat(a)mıyor. Gübre fabrikaları hissesine gelen KAP haberi nedeniyle 3 gün yaklaşık 7 milyon lot tavandan alıcısı olmasına rağmen. O kadar hisse nasıl satılacak o da bir muamma. Yabancı fon ya da ikili ilişkiler devreye girer mi göreceğiz. Malum şahıs şimdilerde portföy yönetim şirketi kurma hazırlığındaymış.
“DİGİTAL TAHTADA” bunlar olurken araştırmacı gazetecilik ilkesi gereği Gübretaş yönetimine şöyle büyüteçle bir bakalım istedik. Bakınca Bursa’dan tanıdık bir isim daha gördük. Kendisi FETÖ’nün kıtmiri diye anılan Bursa Valisi Şehabettin Harput’un Bursa’da görevde olduğu dönemde yeraltı içilebilir su kaynaklarını dünya devi Nestle’ye mevzuatta olmadığı halde dönemin Bursa Büyükşehir Belediyesi, Belediye Başkanı Recep Altepe ve Erikli şirketinin, 15 Temmuz öncesi ve sonrası FETÖ’CÜLERİN avukatı Osman Orhan’ın akıl vermesiyle 5x5 formülü üretip geriye dönük ruhsat vermek suretiyle normalde tamamı 5-10 milyon dolar etmeyecek şirketin %75’ini 250 milyon dolara satılabilmesi için gerekli altyapı kararlarını alan Bursa İl Genel Meclis Üyesi, Başkanvekilli, eski il başkanı ve bir dönem milletvekili olan on parmağında on marifet Mehmet Tunçak’tan başkası değidi.
Kader bu ya; iki Bursalı’nın yolları böylece Gübretaş’ta birleşmiş. Bu noktada hiç kimse yanlış anlamasın, amacımız kimseyi töhmet altında bırakmak , itibar zedeleme, sermaye düşmanlığı yapmak,çiftçimizin, tarım kredi kooperatiflerinin alın teriyle sahibi olduğu Gübretaş gibi güzide şirketlerin eleştirilmesi değil bizzatihi tüyü bitmemiş yetimin hakkını korumak ve sermaye piyasalarının güvenirliği sağlamak, şeffaf bir yapıya kavuşmasını sağlamaktır.
Yazımızın ihbar kabul edilerek yazıda ismi geçen şirket, yatırımcı, bürokrat, yönetici, şirket yönetim kurulu üyeleri ve 3.dereceye kadar yakınları konusunda gerekli mali, MKK, banka, tapu, HTS kayıtları araştırmanın SPK ve MASAK aracılığıyla yapılması ve kamuoyuuyla paylaşılması zaruridir.
Bu manada SPK’nın son dönemde piyasa dolandırıcılığı kapsamında açtığı savaşa da yürekten destek veriyoruz.
Bu bağlamda İstanbul’un Finans Ticaret Merkezi olması için mücadele veren Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın da konuya hassasiyetle yaklaşacağını düşünüyorum.
2020 yılı son yazımızı sağlık dolu bir yıl dileğiyle, haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır deyip bitirelim.
Kalın sağlıcakla.