Yeni parti hazırlığındaki Ali Babacan süslü cümlelerle bayram mesajı yayınlamış ve insanları birleştiren bayram teması altında kendince siyasi ve toplumsal sorumluluktan bahsetmiş. Bahsetmiş bahsetmesine de vaktiyle sorumluluktan kaçanların şimdi neden bunları söylediğine bakılması gerekmez mi?
Siyasi ahlak, siyasi ve toplumsal sorumluluğun en temel ilkesi değil midir?
Şimdi Ali Babacan’a sormak lazım, siz bu kutsal topraklarda iktidar olmak ile muktedir olmak arasındaki farkı bilir misiniz?
Kanaatimce o farkı anlasaydınız bugün ümmeti bölüp sahneye çıkmazdınız.
Lakin siz ve arkanızdakileri yola çıkaran bu farkı çok iyi görüyor ve bunu gördüğü, bundan korktuğu için size yürüyün diyor.
Tüm yaptırım tehditlerine rağmen S/400’leri getiren, Akdeniz’de sondaj yapan, ağır ekonomik saldırı altında Merkez Bankası başkanını görevden alıp isabetli para politikalarıyla doların belini kırmaya başlayan, Suriye sınırında kararlı politikaları ile güvenli bölge konusunda ülke menfaatlerine uygun adımlar atan iktidar muktedir değildir de nedir?
17 senelik iktidarı süresince hep bunun acısını çeken ve şimdi muktedir olan bir davaya yapılacak en büyük ihaneti gerçekleştirenleri tarih affetmeyecektir.
Hadi yeri gelmişken birkaç soru daha soralım!
Elhamdülillah Kıbrıs’ta her iki ülke ve toplum adına ortak çözüm arayan, baskıcı politikalara teslim olmayan, egemenlik haklarını sonuna kadar koruyan bir hükümetimiz var.
Siz Kıbrıs konusunda ne düşünüyorsunuz?
Arkanızdaki güçlerden ayrı olarak Kıbrıs’ın haklarını, bağımsızlığını koruyabilecek misiniz?
Sorunun cevabı belli olduğu için en iyisi siz oturun oturduğunuz yerde ve işi muktedirlerine bırakın.
Gelelim bir diğer soruya , FETÖ’nün bankası olan Bank Asya’yı devlete 1.5 milyar dolar zarar verecek şekilde Ziraat Bankasına satmaya kalkıştınız mı? Bu haberle birlikte birileri borsada %22 para kazandı mı? Bu girişimi sizden başka kaç kişi biliyordu?
Bakanlığınız döneminde şimdi şikayet ettiğiniz yatırımlar için kaç milyar dolarlık dış borçlanma yaptınız? 80 milyar dolar üstü olabilir mi? Bu borçlanmalar için hiçbir aracı kurum araya girdi mi? Bizim hesabımızla % 5 komisyonla satış yapılmış olsa birilerinin meşhur İsviçre bankalarında bayağı bir parası olması lazım değil mi?
Ankara’da metre metre don bezi satıp siyaset yapıp servet sahibi olunamayacağına göre birileri bu soruların cevabını vermeli. Bu arada kuracağım diye ortalarda gezdiğiniz partinin finansını kim ya da kimler sağlıyor? Siz önce bunların hesabını verin. Lakin hesap verirken unutmayın ki yanlış hesap Bağdat’tan döner.
Aynı şekilde 2008 yılında Dışişleri Bakanıyken Avrupa Parlamentosunda Türkiye’de sadece gayrimüslimlerin değil, Müslümanların da dini özgürlüklerle ilgili sorun yaşadığını söyleyen ve bir anlamda Türkiye’yi şikayet eden Ali Babacan acaba dini özgürlüklerin tavan yaptığı bugün ne düşünüyor? Şimdi sormak isterim neyimiz eksik?
Gayrimüslimler bir yana Müslümanlar için bugünlere kolay gelinmedi ve ciddi bedeller ödendi şimdi iktidar hırsıyla çıkıp bir çuval inciri berbat etmeye kalkışmayın. Aksi takdirde bu millet bedelini size ödetir, benden söylemesi.
Yazımızı gönül dostu Mevlana ile bitirelim;
“Kula bela gelmez Hak yazmadıkça… Hak bela yazmaz, kul azmadıkça...”
Kalın sağlıcakla…