07 Aralık 2023 itibariyle Covid-19 ile mücadelede aşılanan sayısı kişiye ulaştı.
13 Eylül 2023 Çarşamba
Asgari Ücret için siyasi partilerden öneriler
Farah Zeynep Abdullah için Kızılcık Şerbeti'nden yalanlama geldi
9 ilde forex dolandırıcılığı operasyonu!
Sokak kedisine keserle saldıran şahıs serbest bırakıldı
Kim Jong halkına ağlayarak yalvardı
Bugüne kadar yazdığımız yazılar, yaptığımız analizler için hiç kimse ve makamdan icazet almadığımız gibi analizlerimizin hepsinin birer birer gerçekleşmesi ne kadar doğru bir yolda olduğumuzu gösteriyor. Hal böyle iken yazdığımız; “Bilderbergçi Ali’ye Sorular, Game Over Davutoğlu, Londra’nın Figüranları, First Lady, Başbakanmış, Biri FETÖ’yle Mücadele Mi Dedi, CİASETÇİLER vs başlıklı yazılar kripto birilerini ciddi rahatsız etmiş olmalı ki hiçbir gerekçe gösterilmeden 2023 yılına kadar geçerli olan sarı basın kartımızı iptal etmişler. Konuyla ilgili olarak yetkili birimin Cumhurbaşkanlığı İletişim Daire Başkanlığı olması da ayrı bir garabet. Ne yaparlarsa yapsınlar bu can bu bedende olduğu sürece biz aldığımız ahlak ve bağlı olduğumuz değerler uğruna doğruları yazmaya, söylemeye, devletimizin ve milletimizin menfaatine çalışmaya devam edeceğiz. Bu minvalde onuncu köyden sayın Fahrettin Altun’a selamlarımı yolluyor ve yanlışın neresinden dönülürse kar olduğunu belirtmekte bir beis görmüyorum. Bugüne kadar bizi yeterince tanıyamadılarsa bir tanıyana sorsunlar.
Gelelim yazımıza;
ABD ziyaretinde kapalı kapılar ardında oluşan ılımlı hava şimdiden borsaya ve ekonomiye yansıdı bile. Lakin ben yine de yoğurdu üfleyerek yiyelim diyorum. Zira müttefiklik ruhu 21.yy’da çoktan hakkın rahmetine kavuştu.
Barış Pınarı harekatı esnasında ABD ve Rusya ile varılan mutabakat sonrası hala istediğimiz sonuçları almadığımız gibi ABD ile yeniden tesis edilen ılımlı görüşmeler Putin’in canını oldukça sıkacağa benzer. ABD’nin istediklerini alıncaya kadar artık ne yapacağını üç aşağı beş yukarı gördük, olan biten her olumsuzlukta parmakları olduğu için ambargo dışında yapacakları çok şey yok. Lakin Putin tam bir kapalı kutu ve bölgede en önemli aktörlerden biri ve sırların sahibi. Günü gelince ne demek istediğimi anlarsınız.
Şimdi bu güçler Kuzeybatı Suriye, Kuzey Irak, Güneybatı İran ve bizden de bazı yerleri içine alacak şekilde bir Kürdistan hayali peşindeler. Aralık ortasına doğru ilginç gelişmelerin olacağı coğrafyada son derece dikkatli olmak ve neye mal olursa olsun taviz vermemek zorundayız.
Geçen yazımda dünyanın dört bir yanında huzursuzlukların hakim olduğunu, sosyal gelir dağılımındaki adaletsizlikler, artan vergi yükleri, yolsuzluklar, yoksulluklar karşısında artık her bir ülke emperyalizm için yeni bir kaos ve oyun sahasıdır diye yazmıştım. Bu oyun sahasına şimdi de petrol zamlarını bahane eden İran halkı çıktı. Dünyanın ilk beş büyük petrol ülkesinden birinde üstelik 53 milyar varillik yeni bir rezerv tespit edilmişken ileri sürülen bahaneye bak. İran’ı yönetenler hiç mi sağa sola bakmazlar! Zam deme kardeşim fiyat ayarlaması de geç. Anlayacağınız dünya tam bir tımarhaneye döndü.
Bu bağlamda tarihsel bağlarımız ve ilişkilerimiz, İran’ın demografik yapısı, jeopolitik önemi karşısında İran’ın yanında olmalıyız ve emperyalizmin, mezhep çatışması isteyenlerin oyununa gelmemeliyiz.
Ülkemizi yönetenler dünyada olan bitenler karşısında bu kadim ve cefakar milletin kıymetini bilsin ve kutuplaşmaları, milletin aklıyla dalga geçen söylem ve uygulamaları bir kenara bırakıp ellerinden gelen gayreti göstersinler. Bu bağlamda özelleştirilen termik santralleri filtresiz çalıştırmak da neyin nesi? Kimi kime karşı koruyorsunuz? Devletin taktiği filtreyi ekonomik kaygılarla takamayan özel sektöre ne gerek var o zaman. Madenleri çıkaracağız, termik santralleri uygun olan yerlere yapıp çalıştıracağız lakin tüm standartlara uymak, doğa ve çevreyi, insanı, geleceği korumak şartıyla.
Dengelerin sürekli değiştiği ve sürekli Ali Cengiz oyunlarının döndüğü dış politikada bu kadar zor bir dönem geçirirken iç politikada da ekonomiden tutun sosyal ve hukuk devleti alanında yürütülen politikalarda ciddi sıkıntılar var. Geçmişteki hatalar ve ekonomik imkansızlıklar karşısında sunabilecek bir alternatif olmadığı gibi pansuman tedbirler ve eski klasik yöntemlerle de bir yere varılamayacağı apaçık ortada. Ben şimdiden uyarayım acilen toparlanmamız ve Türkiye ittifakı etrafında konsolide olmamız şart.
Yaşadığı devre şahitlik etmiş bir gazeteci olarak zaman zaman geleceğe dair de analizler yapıyorum. Bu bağlamda olan bitenler, yaşananlar gelecek adına beni korkutuyor. Bütün dünyada fırtınalı ve buhranlı dönemlere dair kara bulutlar toplanıyor ve bir yerlerden büyük bir fırtına kopacak ve domino etkisi yapacak.
Bu dönemde mülkiyet hakları, emek, sermaye, siyaset, konut, çevre, kentleşmeye varana kadar birçok kavram kökten değişecek. Bugün uğraştığımız konuların hiçbir ehemmiyeti olmayacak.
Dolayısıyla gündelik kavga ve uğraşlar yerine bu buhranlı döneme hazırlık yapmalıyız.
Bugün ki yazımızı İsmet Özer’den bitirelim:
Cesur ve onurlu diyecekler halbuki suskun ve kederliyim.
Kalın sağlıcakla.
Muhammed Tayyar TÜRKEŞ
GAZETECİ/YAZAR
Barış Pınarı harekatı sonrasında ABD ve Rusya ile varılan mutabakat ilk başta olumlu sonuçlar vermeye başlasa da emperyalizm boş durmuyor. Baksanıza bir yandan eli kanlı terörist Mazlum Kobani’yi siyasal liderliğe taşırlarken diğer yandan kendi yarattıkları DEAŞ lideri Ebubekir El Bağdadi’yi ortadan kaldırdılar. Gördüğünüz üzere Barış Pınarı harekatından hemen sonra emperyalistler tek bir kurşun atmadan, cefa çekmeden yine istediklerini aldılar, seçim yatırımlarını yaptılar.
Bakmayın siz sosyal medyada atılan karşılıklı mesajlara, asıl oyun kapalı kapılar ardında oynanıyor. 40.000 tır ağır silah verilen terör örgütü silahlarıyla vaat edilen kendi güvenli bölgesine çekilirken Esat ile de masaya oturmanın hazırlığındalar.
Parçalanmış ve savaştan bunalmış bir Suriye’de şimdi zaman yeni anayasa ve federatif bölgeler zamanı ve göreceksiniz ki olan yine bize olacak. 4 milyon mülteci, yitip giden milyar dolarlar, onca kayıplar, yanı başımızda parçalanmış bir Suriye ve açılan eski defterler.
Son yaşananlar bize gösterdi ki dünya beşten büyük olsa da Türk’ün Türk’ten başka dostu yok ve devletlerarası ilişkilerde dostluklar değil, çıkarlar ve sırlar ön planda. Yeni bir dünya kurulsa da, kukla devletler ve rejimler olduğu sürece barıştan, mutlak doğrulardan söz etmek mümkün değil. Küresel güçler karşında tam bağımsız, kendi kendine yeten bir ekonominiz olmadığı sürece ayakta durmak çok zor ve hatalardan bir türlü ders almıyoruz.
Suriye konusunda bunlar olurken dünyanın dört bir yanında da huzursuzluklar hakim. Hong Kong’tan sonra, Şili, Azerbaycan, Lübnan, İspanya sokakları karışırken, Şili sokaklarından yükselen, yoksullara ekmek yoksa zenginlere de barış yok nidaları oldukça dikkat çekici. Sosyal gelir dağılımındaki adaletsizlikler, artan vergi yükleri, yolsuzluklar, yoksulluklar karşısında artık her bir ülke emperyalizm için yeni bir kaos ve oyun sahası.
Bu minvalde çok dikkatli olunması gereken bir döneme girdiğimizi düşünüyorum ki Kasım ayı tüm dünya için jeopolitik, ekonomik risklerin de artacağı bir dönemin başlangıcı olabilir. ABD’de köşeye sıkıştırılmaya çalışılan Trump ve arkasındakiler ile derin fikir ayrılıkları taşıyanların koltuk mücadelesi küresel terörü, ekonomik ve siyasi buhranları tetikleyebilir. Emperyalizm ve yenidünya düzeni için yeni bir düşman lazım ve bu kez o düşman önce kendilerini vurursa hiç şaşırmam.
Uluslararası danışmanlık şirketi Mckinsey’in araştırmasına göre dünya genelindeki bankaların yarısından fazlası bir ekonomik krize karşı dayanıksız durumda. Büyüme tahminlerinin düşürüldüğü ve resesyon kaygılarının arttığı dönemde teğet geçen 2008 krizinden sonra yeni bir krize ne kadar hazırlıklıyız? Cevap hepinizi korkutuyor değil mi ? Öyleyse bu bağlamda biran evvel siyasi tartışma ve kutuplaşmaları bir kenara bırakıp ekonomik reformları hayata geçirmenin ve Türkiye ittifakına yelken açmalıyız.
Kalın sağlıcakla.
Muhammed Tayyar TÜRKEŞ
GAZETECİ/YAZAR
Günler öncesinden yazmış dost meclislerinde söylemiştik.Ak Parti tüzüğüne, bu kutlu davaya aykırı davranan her kim varsa hakkında disiplin ve ihraç süreçleri vakit geçirmeksizin işletilmelidir diye.Çok şükür bu arzumuz ilk meyvelerini verdi. Bakmayın siz onların ihraç edilmedik biz istifa ettik söylemlerine, demokrasi güzellemelerine, insan hak ve hürriyet vurgularına…Çakma başbakan tabelalar geçici ilkeler kalıcıdır demiş. Demiş demesine de biz de kişiler geçici davalar bakidir, senin için oyun bitti ya da anladığı dilden game over diye seslenelim kendisine.Bugünden tezi yok bu düşüncede her kim var ise yarın derhal istifa etsin. Yarından sonra yapılacak her istifa davaya ihanettir bu böyle biline. Yel kayadan toz alır anca ve konuyla ilgili çok da fazla yazmaya gerek yok, yazarsak önemsemiş oluruz kendilerini.
Biz gelelim yine Türkiye gündemine.Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ülkemizin birlik ve beraberliğe, kardeşliğe en çok ihtiyaç olduğu dönemde Beştepe’de büyükşehir belediye başkanları ile toplantısını ve bu toplantıda verdiği mesajları çok önemsiyorum. Zira bu mesajlar çok arzuladığım Türkiye İttifakına uzanacak yol haritasının ilk somut adımlarıdır. Siyasi olarak farklı görüşler yanında ülkemiz ve milletimizin çıkarları söz konusu olduğunda birlikte hareket edebilme erdemini gösterebilmek bence de çok önemli.
Bakmayın siz şahsi arzuları ve varlık sebepleri uğruna bu ittifaka laf söyleyenleri onlar istiyorlar ki Cumhurbaşkanı sertleşsin istiyorlar ki milleti kutuplaştırsın. Bunun bu çağda ve ve konjonktürde, at izinin it izine karıştığı bir coğrafyada devamlılık şansı yok. Son zamanlarda güvenli bölge, Akdeniz’de atılan adımlar ve ekonomik düzelme ile birlikte bir an önce toplumun tüm kesimini kucaklayıcı ılımlı bir politika izlenmesi elzemdir.
Sayın Cumhurbaşkanı toplumsal mutabakat ve beklentiler yolunda yargı reformu başta olmak üzere, EYT, 3600 ek gösterge, KHK mağdurları, sözleşmelilerin sorunları ile ilgili inceleme ve görevlendirme yaptığını öğrendik.
Tüm bu gelişmeler Londra figüranlarının canını oldukça sıkacaktır. İstedikleri iklimi bir türlü yakalayamayacaklar. Baksanıza dün Merkez Bankası bir kez daha faizleri indirdi ve buna paralel olarak Avrupa Merkez Bankası’da indirime gitti ve parasal genişleme sinyali verdi. Önümüzdeki hafta FED’de aynı adımı attığında yeni bir parasal genişlemenin ilk durakları Türkiye, Güney Afrika, Hindistan, Polonya ve Arjantin olacaktır.
Ekonomi uzmanları Merkez Bankası faiz indirirken nasıl oluyor da dolar düşüyor diye düşüne dursun ekonomik yönden şartlar iyileştiğinde ve içeride de istenen adımlar atıldığında yeni bir şahlanışı hep birlikte göreceğiz inşallah.
Bir yanda bunlar olurken Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Bülent Arınç yine yaptı yapacağını!
Artık Sayın Devlet Bahçeli’nin dediği gibi emekli olsun. Olsun da Bursa’ya gelmesin gitsin Manisa’ya. Zira kendisi sayesinde ikamet ettiğim Bursa vilayetinde attığı nifak tohumları büyüdü yeşerdi orman oldu. Benim kendisine nacizane tavsiyem artık susması ve geçmişiyle hesaplaşmasıdır.
Diyarbakır HDP İl Başkanlığı önünde ailelerin yaptığı oturma eylemi Türkiye’nin gündeminde. Anaların her türlü haklı eylemine amasız destek veren bir kişi olarak dün Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’un ailelerle birlikte verdiği görüntü devlet adına oldukça düşündürücü ve bir o kadar üzücüdür. Oturduğu koltuğun ağırlığını ve önemini anlayamayanlar bir an evvel o koltukları terk etsin.
Bugünkü yazımızı Pir Sultan Abdal’dan bitirelim;
“Ne mutlu eğri zamanda doğru yerde durabilene…”
Kalın sağlıcakla…
Muhammed Tayyar TÜRKEŞ
GAZETECİ/YAZAR
Geçtiğimiz hafta yeni parti hazırlıkları içerisinde olan çakma başbakan Ahmet Davuoğlu Sakarya’da yaptığı bir konuşmada; “Terörle mücadele konusunda defterler açılırsa birçok kişi insan yüzüne çıkamaz. Türkiye Cumhuriyeti tarihi yazıldığı zaman, eminim en kritik dönemlerden biri 7 Haziran-1 Kasım arasındaki dönem olacaktır” dedi.
Belli ki bir kahramanlık, mağduriyet hikayesi arıyor kendine. Lakin terörle mücadeleden, devletin kılcal damarlarından böyle bir hikaye çıkmayacağı gibi oldukça tehlikeli sularda yüzüyor kendisi.
Okurlarım hatırlayacak 04 Temmuz 2019 tarihli “Siyasetin Çakma Davitleri” başlıklı yazımda disiplin süreçlerinin bir an önce işletilmesi ve partinin en üst makamında görev yapanların tüzüğe aykırı davranışlarının derhal cezalandırılması gerektiğini yazmıştım.
Davutoğlu her zamanki gibi sözlerinin ardından çark etti etmesine de, bu derece aklını yitiren, bir söylediği diğeriyle uyuşmayan bu kişi halen siyaset ve medya sahnesinde nasıl yer buluyor anlaşılır gibi değil. Amaç olabildiğince Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı yıpratmak lakin her hamlelerinde komik duruma düşüyorlar.
Her ne kadar arka planda kalmaya gayret etse de tüm bunların arkasında Exeter’li Abdullah Gül ve onun desteklediği Bildenberg’çi Ali Babacan var. Bu gidişle Davutoğlu geçmişte olduğu gibi bugün de kullanıma elverişli siyasetin topal ördeği olmaktan bir adım ileriye gidemez.
Suriye ve ekonomi politikalarının mimarlarının bugün kurtarıcı olarak ortaya çıkması ve Ak Partinin ve ülkenin en üst makamlarında görev yapanların istifalarının hiçbir ehemmiyeti bulunmamaktadır. Olan bitenler karşısında Türk siyasetinin hala ipleri dışarıda olanlara muhtaç olacağını düşünmek çılgınlıktır.
Bugün hem ABD hem de Rusya ile geliştirilen ikili ilişkiler, Akdeniz’deki sondaj ve güney sınırımızdaki güvenli bölgeye dahil gelişmeler yeni parti peşinde koşanların planlarını öteletiyor. İstiyorlar ki ekonomik kriz olsun istiyorlar ki politikalarda zafiyet olsun. Tüm bunları yapan ve arzulayanların hep içimizden çıkması tesadüf olmasa gerek! Ak Parti tepeden tırnağa bir an önce içindeki bu gayri milli unsurları temizlemeli.
Son söz olarak bu kutlu davanın askeri, kahramanı olmak yerine Londra’nın figüranı olanlara ihanetin telafisi kahpeliğin bahanesi olmaz diyorum.
Zafer Bayramın kutlu olsun Türkiye’m.
Kalın sağlıcakla…
Muhammed Tayyar TÜRKEŞ
GAZETECİ/YAZAR
Fark ettiniz mi bilmem ama olan biten onca şeye rağmen derin bir sessizlik var ülkenin üstünde. Normal zamanlarda bir araya gelmesi mümkün olmayan tüm şer güçleri birleşmiş hazırlık yapıyorlar. Beş benzemez bir araya gelmiş anlayacağınız. Bıkmadılar, bıkmayacaklar. Lakin bilmezler ki bu topraklarda evdeki hesap çarşıya uymaz. Aslında tüm bu olanlar karşısında çuvaldızı önce kendimize batırmak lazım. Zira 17 senelik tek parti iktidarının en kötü kabinesini ne yazık ki bu sisteme denk geldi. . Orman ve Tarım bakanının bağrımızı yakan orman yangınları sonrası açıklamalarını duyan tüm akli selim insanlar tepki gösteriyor. Nasıl göstermesinler ki? Yangın söndürme uçaklarının motoru yokmuş tıpkı Vizontele filmindeki motoru olmayan araba gibi. Birileri bu beyefendiye devlet adamlığının ciddi bir iş olduğunu hatırlatmalı. Yoksa millet hatırlatır alimallah. Yeri gelmişken yangın söndürme uçaklarının motoru yok da bizim babayiğitlerin yapacağı yerli arabadan haber var mı? Yok! Karoseri,ankastre ve montajcılığı sanayi sayan bu babayiğitlere bu ayıp yeter de artar bile. 17 senedir kader birliği ettiğimiz işçiler ve memurlarımızla yapılan toplu iş görüşmelerinde yaşananlar, mikrofon skandalı yenilir yutulur gibi değil. Hele hele arkasından Türk İş başkanının yaptığı açıklamalar. Herkes ayıbını götürüp başka yerlere bağlamaktan vazgeçip işine baksın artık. Söylemeden geçemeyeceğim görüşü, amacı, iştigal konusu ne olursa olsun ülkede birçok kurumun içi boşalmış durumda ve işgal altında. Yol yakınken biz buradan uyaralım ülkenin en acil ihtiyacı kabine değişikliği ve liyakatlı insanların acilen iş başına gelmesidir. Birileri bunu istiyor diye değil artık bu kabine Sayın Cumhurbaşkanının performans ve standartlarına uymuyor. Aynı şekilde kazuistik olarak yani aşırı düzenleyici olarak hazırlanan 1980 Anayasası ile Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi bir biriyle uyuşmuyor. Sistem bu haliyle uygulamada sıkıntı yaratıyor ve haklı olarak eleştiriliyor. Prematüre doğan bu sistemi daha etkin ve tartışmasız hale getirmek için bu yönde bir düzenleme yapılması artık büyük önem arz ediyor. 2007-2010 yılları arasında Dışişleri Bakanlığı müsteşar yardımcılığı ve sonrasında Londra büyükelçiliği yapan ve şimdilere CHP Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olan Ahmet Ünal Çeviköz, “Değil 4 isterseniz 14 tane gemi bulundurun, Türkiye’nin doğu Akdeniz politikası karaya oturmuştur” demiş. Daha önce YPG, S/400 konusunda ve NATO ile ilişkilerde de böyle çıkışlar yapmıştı. Hadi biz dışarıdan alıştık böyle çıkışlara da içimizdeki Amerikalılar ve sadık NATO’culara ne oluyor? Akdeniz’deki gemiler sizi neden bu kadar rahatsız ediyor? CHP’nin dış ilişkileri içimizdeki Amerikalılara kaldıysa vay halimize.
CHP’nin ve Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir derken her zamanki gibi bugünleri görerek söylüyordu. Söylüyordu söylemesine de bugünkü CHP o hedeften ve emperyalizmle mücadeleden çok uzakta. Monşer Çeviköz CHP’yi Amerikan büyükelçiliği ya da NATO karargahı olarak görüyorsa derhal istifa etsin o görevden. İstifa eder mi bilmem ama benim bildiğim balık baştan kokarmış. ABD ve AB’den yapılan tüm baskılara rağmen Akdeniz’de çıkarlarımızı dengelediğimiz bu zamanda işler kötüye giderse herkes hazır olsun bir gecede adaya çıktığımız gibi bir gecede ana vatana ilhak eder hiç çekinmeden bir kez daha kanla yazarız tarihi. Şimdilere şer odakları bugünlerde hep bir ağızdan “Siyasal İslamcılığın” dibe vurduğu tezini destekliyorlar ki asıl amaç tüm kazanımları yok etmek. Malum bizim dönekler de asıllarını unutup bu amaca hizmette geri kalmıyorlar. Nasıl kalsınlar ki? Ağababalarının direktifleri ve koltuk sevdası din ve imandan, kutlu davadan önce geliyor. Bir kez daha yazayım kıblesi Londra olanların bu ülkeye bu kutlu davaya verebilecekleri hiçbir şey yoktur.
Son olarak yeni parti arayışında olanlara gönül dostu Mevlana’dan bir sözle seslenelim; “Tut ki Ali’den sana miras kaldı Zülfikar. Sen de Ali’nin yüreği yoksa Zülfikar neye yarar?
Kalın sağlıcakla.
Muhammed Tayyar TÜRKEŞ
GAZETECİ/YAZAR